yapici

Bir varmış, bir yokmuş. Bir köyde zengin bir muhtar yaşarmış. Köyün neredeyse çoğu onun toprağıymış. Kısa, şişman, kara, güleç yüzlü bir adammış(!). Oğlu, eli ekmek tutmaz, babasının parasını yiyen cahil bir çocukmuş. Askerliğini yapıp geldiğinde babası ona güzel, beyaz, BMW cinsi bir at almış.

Ve bir gün bu cahil oğlan köyün kenarından atını dörtnala sürerken yaşlı bir asker emeklisine çarpar. Hızının şiddeti, vadenin de dolması ile oracıkta can verir amca.  Zengin muhtarın paçaları tutuşur, yüzü o günden sonra hiç gülmez olur. Olay sonunda Kadı’nın elinden öper. İnsanoğlu ya, çiğ süt emmiş. Kadı olayı ölçer-tartar ve beyaz atın hızını göz ardı edip, kusuru ölmüş adamda bulur. Bir zaman sonra eşini yitiren teyzenin kapısını çalar muhtar ve şöyle der; ‘’Hanım hanım! Öde oğlumun atının 50 bin liralık tedavi masraflarını.’’ Zavallı kadın, eşini, evinin direğini, can yoldaşını kaybettiğinin acısını yaşayamazken birde nasıl, nereden ödeyeceğini bilemediği bu hesap çıkar ortaya. Tasını-tarağını toplar ve büyük şehirlere gider deva bulmaya. Derdini anlatır basına, dile gelir sessiz çığlıkları. O adalet ararken, muhtar köy hanelerini gezer her gün. Haklılık sebeplerini anlatır, dili döndüğünce, beyni bastığınca. Yetemediği yerlerde hakaret girer devreye, küfür girer. Eşini bir hiç uğruna kaybeden kadını , sus payına tepkisiz kaldığı için yerden yere vurur muhtar.

Ey insanoğlu! Bilmez misin ki birde ebedi hayat var! Yaptığın eziyetin, hainliğin, tepkisizliğin hesabının tek tek sorulacağı bir mekan var. Peki ya zenginin variyetinden dolayı ona bid’at edenler. Gözlerimizin önünde yaşanan bu olayda tepkisiz kalmak benim canımı çok yakıyor. Düşünüyorum ne yapabilirim diye fakat elimden bir şey gelmiyor, gelemiyor. Gözlerimi kapatıyorum ve planlar yapıyorum, en detaylısından. Sonra gözlerimi bir açıyorum, Sherwood Ormanları’nda okumla cirit atıyorum muhtar ve yanlılarının peşlerinden ve yakalayıp onları ağaca asıyorum.  Fakir köylü çevremde toplanıp, dua etmeye başlıyor. ‘’Sen çok yaşa Robin Hood’’ diyorlar. Gözlerimi açtığımda, 12. yy’dan çoktan ayrılmış bir meczup gibi hissediyorum kendimi.

‘’İmtihan’’ diyorum. Böceğinden sineğine, tenyasından asalağına kadar.. Birileri birilerinin iyi ya da kötü imtihanı olacak. Yastığa başını koyduğunda vicdanının ‘’elhamdülillah’’ sesini duyabiliyorsan sıkıntı yok.  Allah ibret olanlardan değil, ibret alanlardan eylesin..

linda

6 YORUMLAR

CEVAP VER